İYİ Kİ GEÇTİN BU DÜNYA 'DAN ..


Dün gece başlayan klasik kızlar gecesi partimiz sabahın ilk ışıklarıyla son buldu.

Biraz uyuyup,yorgun argın ve şiş gözlerle evlerimize dağıldık.

Kalan keyifli dakikalar ve sohbetin hazzı her seferınde üzerimizdeki bu yorgunluğu bastırmasaydı eğer bu eğlenceye delilik diyebilirdik.

Ama yine şahane kafa dağıtmacalar,gülüşler,kopuşlar ve olmazsa olmaz nefis sofralarımız ruhumuzdaki deliliğin en güzel eseri olarak yanımıza kar kaldı.

Sanırım bu yüzden parti hartilerimiz vazgeçilmezimiz.

Sabah eve döner dönmez uyumayı planlıyordum

2.bir kuvvetin beni ayıltacağı saate kadar kıpırtısız uyuyabilirdim sonuçta.

Ve şartlar da hiç olmadığı kadar müsaitti.

Ama yatağa tam yatacakken başucumdaki Sabahattin Ali'ye ilişti birden gözüm.

Geçen yıl Kafka dergisinin kapak fotoğrafıydı bu resim .

Bende fotoğrafı bu şekilde değerlendirip başucuma koymuştum.

Yanındaki renkli kağıtlara da onun en sevdiğim sözlerinden alıntıları yazmıştım.

Birden içimdeki dürtüyle burdan bir kaç not okuyup öyle uyumak istedim.

Bir kaç nottan sonra bir tarih dikkatimi çekti hemen.

2 NİSAN ..

2 NİSAN ?

Bugün müydü sahi ?

Sahi yıllar önce bugün mü gitmişti Sabahattin Ali.

Dünya 'dan göçen her iyi insan gibi ,oda bu kadar erken mi gitmişti.

Bir süre tarihe bakakaldım.

Bir insanın doğumunu,yaşantısını,arzularını,hayal kırıklıklarını,boşvermişliğini,gençliğini ve nihayet sonunu düşündüm.

Doğduk,yaşıyoruz ve mutlu son'a ne kadar kaldı ki dedim kendi kendime.

Hiç tanımadığımız insanlar,bazen sözleriyle ve yahut fikirleriyle ya da en somut örnek bıraktıkları bir fotoğrafla yüreğimize dokunabilir.

Buna hep inandım

Ve bunun yıllarca hastalıklı bir düşünce olduğunu bile düşündüm.

Ama elbette ki böyle değildi.

Ve sanırım bu görmeden sevdiklerimizden işte bu dokunuşlardan ötürü asla vazgeçemiyorduk.

Hemen kalkıp,bir kahve yaptım kendime.

Balkonumuzu ısıtan tatlı güneşe aldanıp,biraz kavruk,biraz soğuk havayı içime çektim.

Ve orada ne kadar kaldığımı bilmeden.O'nun satırlarına gömüldüm.

Ruhum yeniden.yeniden .yeniden dinlendi.

Biraz hüzünlendim.biraz sevindim ama en çok ta kıskandım.

O'nun cümlelerini ondan kıskandım.

Her yeni harfte beynimin yanarak.küllerini boş bir araziye savruşturdugunu hissettim.

Sabahattin Ali şüphesiz ki yüreğime dokunmuş nadir insanlardan biri.

Hayatıma doğru zamanda gelen en doğru adam 


Çünkü yıllar önce bir gece bir teselli için uğramıştı haneme.

Sonra öyle sevdim ki.

Sen hep yanımda kalsan olmazmı?

Ben nerede nasıl acı çekeceğimi bilemiyorum.belki bir teselli daha verebilirsin dedim içimden .

Ve O'da en güzel tesellisiyle kaldı.hiç gitmedi.

Ve gün bugundur ne zaman kaburgalarım arasında bir ağırlık hissetsem.bir acı misafirlik etse bana hemen onun cümlelerine gidiyorum.

Teselliyi yanlış yerde değil en doğru yerde buldugumun rahatlıgıyla herşeyi unutuyorum.

Ve her zaman diyorum 

İYİ Kİ

İYİ Kİ GEÇTİN BU DÜNYA'DAN

PEK SEVGİLİ SABAHATTİN ALİ.

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.

Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan insanı vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat hep böyle değil midir ? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?

Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!.

"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."

"Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'Dünyada neler gördünüz? ' dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..."

''Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için tek çare kendi dünyamıza çekilmek.''

"Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır."

Acılar kalbimi nasırlaştırdı ve kalbim, her zaman üzerine basılan bir nasır gibi sızlıyor. Yalnız ben artık bağırmıyorum, bağıramıyorum

"Fakat her şey geçer, her şey unutulur. Kendini bir felâketin içinde kaybetmenin mânâsı yoktur. İnsan birazcık da kalender olmalıdır!"

"... İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu..."

Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim. Bu hal gerçi bir çok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim.

Kitapları sevmeyen insanları da sevemedim hiçbir zaman.

"Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyordum. Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"

“Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız. Her hadisenin insanı eğlendirecek bir tarafı vardır..."

''En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez.''

Ne olurdu? Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! O zaman hayatımız belki bambaşka bir şekil alırdı. O zaman sana tâbi olur ve bundan zevk duyardım. Fakat şimdi, hiçbir faydası olmadığını bile bile, yanlış ve mânâsız bulduğum şeylere oyuncak olmak, bütün sevgime rağmen imkânsız...

"Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir." 
"Belki bu da kâfiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi?" 





Yorumlar

  1. "Kitapları sevmeyen insanları da sevemedim hiçbir zaman." bu sözü ben senelerdir beynime kazıdım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende o sözünü çok severim.Gerçekten çok ta doğru

      Sil
  2. Tavsiye edeceğin kitabı var mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bulduğun her kitabını okuyabilirsin hatice ben kürk mantolu Madonna,içimizdeki şeytan,hep genç kalacağım,sırça köşk ve kuyucaklı Yusufu okudum.Hepside çok güzeldi

      Sil
  3. "Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi?" cevabı olmalı bu soruların..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanmak ve ümit etmek kabiliyetini kaybettikten sonra artık buna inanmıyorum .Evet bir insan bir insana yeter.Ama yoksa bence artık çokta üzerine düşünülmemeli.Hayat diye birşey var.Ve biz bunu düşünüp üzülsek ya da üzülmesek bile hayat bir şekilde devam ediyor.Balıkçı balığını tutuyor mesela,Dünya aynı hızla yörüngesinin etrafında dönüyor,birileri bir yerlerde doğarken,birileri ölüyor vs vs. Yani artık bu düşünceye inanıp beklemek yalnızca bizi üzer sevgili dostum :) Ayrıca kaç gündür nerelerdesin sen özlendin ...

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar