İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN

misnobody.blogspot.com“DÜNYAYA HÜKMETMEYE HAZIRLANIYORMUŞ!
DÜNYA KİM?..
BENDEN BAŞKA DÜNYA VAR MI?
HERKESİN BİR TEK DÜNYASI VARDIR, O DA KENDİSİ…

İçimizdeki Şeytan,uzunca bir süredir kütüphanemde okunmayı bekliyordu.

Sabahattin Ali’ye olan hayranlığım ve ona duyduğum sempati çok başkadır.

Bu yüzden onun kitaplarını okumadan evvel kütüphanemde,odamda,başucumda biraz bekletirim,üzerime sinen kokularının verdiği okuma heyecanı baş gösterdiğinde de okumaya başlarım.
Ama süreyi uzatabildiğim kadar uzatmaya çalışırım,özellikle büyük bir lezzet almak için cümlelerini yavaş yavaş çiğner,yutkunurken yavaşlar ve sonra aldığım lezzetle birlikte uzun uzun oturup kitap üzerine düşünürüm.
Dün akşam bunun benim için giderek bir eziyete dönüştüğünü düşündüm,öyle ya 
O’nun düşüncelerine ihtiyacım vardı.
Beni sarsması kendime getirmesi gerekiyordu.
Tıpkı Kafka’nın da dediği gibi bizi yumruk gibi uyarmayan bir kitap bizim ne işimize yarardı ki sonuçta.
Buna ihtiyacım vardı.
Evet.
Bu heyecanla yarım kalan kitabımı bitirip,Sabahttin Ali’yle derin bir oh çektik.
Sonra oturup uzun uzun düşündük.
Kitabı elbette ki anlatmayacağım.
Okuyun istiyorum.
Okuyup onun dünya’sına,bizim dünyamıza girin istiyorum.
Çünkü bu kitap her ne kadar başlarken sanki bir aşk romanına başlıyormuşsunuz hissi verse de aslında tamamen insanın iç muhasebesini, insana insanla anlatan bir eser.
Ve bu iç muhasebe,dönemin aydın yapısı birbirinden oldukça ayrı yerlerde duran, farklı birey yapıları taşıyan üç kahramandan biri olan‘’ÖMER ‘ karakteri ile yapılmıştır.
Ömer’in fiziksel özellikleri anlatıldığı zaman onu Sabahattin Ali’ye benzetmeniz de pek mümkün. Sabahattin Ali gibi gözlüklü olan, saç yapısını da Sabahattin Ali’ye benzetebileceğimiz bir karakter. 

Eser boyunca Başkahraman Ömer, sürekli olarak insanı farklı şeyler yapmaya kışkırtan bir “iç şeytan”ın varlığından söz etmektedir. 

Ve iç konuşmalarında, hem kendini,hem de toplumdaki genel yapıyı yoğun bir şekilde eleştirir aynı zamanda da olaylara kendince realist çözümlemeler getirir.

Toplumun ve Ömer'in yaşamında ciddi etkilere sebep olan sözde aydın grubun ahlak anlayışı, samimiyetsizlikleri yine diğer karakterler Macide ve Bedri gözünden de yoğun bir şekilde eleştirilir.

Bu aydın gruptan bahsedilirken aslında roman için politik bir romandır diyebiliriz.Sabahattin Ali,romanı yazmaya başlarken, aydın çevrenin içinde bulunduğu hastalıkları ve özellikle laf kalabalığıyla, birilerini ya da bir yerleri abartı figürü ile yücelten sözde aydın kesimi aslında Ömer ve daha sonra Macide ve Bedri karakterleriyle yermektedir.


PEKİ İÇİMİZDEKİ BU ŞEYTAN DA NEYİN NESİ?


Ömer’in roman boyunca süren iç kavgası neticesinde içinde bulunduğu hale sürekli olarak ‘’İç Şeytan’’ın neden olduğunu söylemesi aslında bulunduğu haline içten içe utandığı için uydurduğu bir adlandırmadır.

Çünkü Ömer,kendi pisliğini dövüne dövüne ya da didine didine üzerinden atmak yerine başka insanlara da sıçratmayı seçmiş bir karakterdir.

Don kişotca emellerin peşinde koşup kendini aldatmasını kendi iç muhasebesinde aslında bir süre sonra kabul eder.


“…İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu…
İçimizde şeytan yok… 
İçimizde aciz var… 
Tembellik var… 
İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. 
misnobody.blogspot.com
ALTINI ÇİZDİKLERİM


*
"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. 
Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."

*
"İçimizde şeytan var... 
Can kırıkları var. 
Nefret var, yalanlar var... 
Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor... 
Melankoli ve hüsran var... 
Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa."

*
"Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. 
Her şey yaşamamız için olmalıdır."

*
İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.

*
“Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekamül olduğunu anlamayanlar yobaz kafalı insanlardır.”

*
"Ne olurdu? 
Birbirimize birkaç sene sonra tesadüf etmiş olsaydık! 
O zaman hayatımız belki bambaşka bir şekil alırdı. 
O zaman sana tâbi olur ve bundan zevk duyardım. 
Fakat şimdi, hiçbir faydası olmadığını bile bile, yanlış ve mânâsız bulduğum şeylere oyuncak olmak, bütün sevgime rağmen imkânsız.

*
"Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir." 




  

Yorumlar

Popüler Yayınlar